5 Eylül 2010 Pazar

böcü.















Dershaneleri sevemiyorum arkadaş. Ötesi mi var. Aslında okulla kıyasla bi, kıyasla. Rahat kıyafetler, derste daha fazla konuşabilme imkanı, not korkusu yok, telefon yasağı o bu şu yasağı yok. Ama okuldaki ortam da asla yok. Tanımadığın bir sürü insan. Tamam yeni arkadaş ediniyosun falan ama kafana göre adamlar olmama ihtimalleri yüksek. Ayrıca Cumartesi Pazar uyunmaz mı lan. İşte bu illet varsa senin hayatında sabahın köründe uyanıyosun. Hop dershaneye koşuyosun. Bir de geç kalıyosun. Tüm arka sıralar işgal edilmiş. En ön sıraya oturup, koca gün sıkılmak zorunda kalıyosun. Önde uyuyamazsın da fazla. Hoca orada ders anlatırken en ön sırada adamın gözüne baka baka uyumak bana ayıp geliyor. Hayır o adamın yerinde ben olsam, o öğrencinin kafasına su falan dökmek isterim. En buzlusundan hem de.
Dün dershaneye başladım ben mesela. Hızlandırma dalgası işte ramazanda dershaneye gitmene sebep. Sahura kadar oturuyosun, uyuyana kadar sabah 6'yı görüyosun. 8'de yine uyanıp 9 dersine yetişmeye çalışıyosun. Sınıfın yarısı uyuyor, bi kısmı her soruya atlıyor "hocaam cevap şuuu" diyerek. Genelde de yanlış çıkıyor. Hayır soruyu yazmıyosun, işlem yapmıyosun, anında soruya atlıyosun, gürültü ediyosun. Soru çözme isteğime sıçıyosun. Nedir bu kendini kanıtlama isteği ya? Tamam çöz, sonucu da bağırmadan hocaya söyle. Bende orda sorumu çözmeye çalışıp durayım. Herkes mutlu olsun. Kimya örtmenimi çokça sevdim. Bir de matematikçinin "kübüsü" deyişini duymayı çok istiyorum.
Öyle yani. İşte dershaneler kaldırılsın, ben okula 6 gün bile gidebilirim falan. :P

Hiç yorum yok: